Halk Sağlığı Toplantısı Yapıldı

1704 2015 davet kHarita ve Adres Bilgisi için tıklayınız!

Sunum Özeti

Viral Hepatit denilince, bilim adamlarınca keşfedilme (tanınma) sıralarına göre alfabe harfleri ile isimlendirilen A, B, C, D ve E viruslarına bağlı karaciğer iltihabı anlaşılır. Birbiri ile doğrudan ilişkisi olmayan (bir istisna olarak hepatit D virusu ancak hepatit B virusu ile birlikte hastalık yapabilir) bu virusların her biri ayrı ayrı hastalık etkenidirler. Bunlar hepatotrop, yani karaciğere affinitesi olan (başlıca karaciğerde çoğalan ve ana hastalık tablosu olarak karaciğer iltihabı=hepatit yapan) viruslardır. Bunların dışında bir çok başka viruslar bağışıklık sistemi baskılanmış kişilerde viral hepatit sebebi olabilir.

Hepatit A ve E başlıca ağız yolundan kirli su ve yiyecekler aracılığı ile bulaşır. Salgınlar yapabilir. Gerek A hepatiti, gerekse E hepatiti akut-geçici infeksiyon ve/veya hastalık tablosu yapar ve hemen daima iyileşme ile neticelenir. A hepatiti erişkinlerde daha ciddi seyredebilir, bebekler ve çocuklarda ise çoğu kez tanınmadan sessiz olarak geçirilir. E hepatiti ise sadece gebelerde akut hepatit yaptığı zaman ciddi seyirli olabilir. Onun dışında iyileşme ile sonlanan hafif bir akut hepatit tablosu oluşturur. Bazı özel, istisnai durumlarda kronikleşme olabilir.

Esas konumuz olan hepatit B ve hepatit C infeksiyonları ise başlıca kan ve kan ürünleri verilmesi, her türlü cerrahi girişim, tıbbi müdahale, riskli ve korunmasız cinsel ilişki ve vücuda nüfuz edici kesici delici eşyaların ortak kullanımı ile dövme ve “piercing” gibi uygulamalar sonucu bulaşır. Bütün dünyada en önemli risk grubunu damardan uyuşturucu ilaç alışkanlığı olanlar teşkil eder ve sıklıkla birden fazla (hepatit B, D veya C gibi) infeksiyona sahiptirler. Akut infeksiyon 4 hastanın 3’ünde sarılıksız geçer. Çoğu kez tanı konulamaz. Üstelik bu hastaların önemli bir kısmında virus 6 ay içinde vücuttan atılamaz ve kronik infeksiyon gelişir. Bu kronikleşme sonrası, yıllar-on yıllar devam eden bir infeksiyon (kronik hepatit) neticesinde karaciğer sirozu ve hastaların bir kısmında da karaciğer kanseri gibi ciddi hastalıklar gelişir ve ölüme yol açarlar. Bu bakımdan halk sağlığı açısından daha önemlidirler. D hepatiti, hepatit Delta (D) virusuna bağlıdır ve her zaman hepatit B ile birliktedir. Yani hepatit B olmadan hepatit D olmaz. Kronik D hepatiti, tek başına kronik B hepatite kıyasla daha ciddi seyirlidir ve daha sık siroz ve kansere sebep olur.

Viral hepatitlerle ilgili bugünkü bilgilerimizin %90’ı 20. yüzyılın 2. yarısında sağlanmıştır. Son 30 yılda hepatit aşıları ve kronik viral hepatitlerin tedavisi konusunda dev adımlar atılmış ve aşılanma ve tedavi ile siroz veya kanser gelişmesinin önüne geçilebileceği görülmüştür. Bu gelişmeleri madde madde ele alırsak;

1965-1990: Hepatit A, B, C, D ve E viruslarının keşfi ve tanıda etkili tarama testlerinin geliştirilmesi. Moleküler biyolojik yöntemlerle virusun kan ve dokularda tayini.

1975-2000: Hepatit B ve hepatit A aşılarının geliştirilmesi ve yaygın olarak kullanılması.

1985-2015: Hepatit B ve Hepatit C tedavisinde çok sayıda etkili ve emniyetli ilaçların geliştirilmesi. Hepatit B için; Pegile İnterferonlar (PegIFN) ve lamivudine, adefofir, telbivudine, entecavir ve tenofovir. Hepatit C için; PegIFN’lar, Ribavirin, Telaprevir, Boceprevir, Simeprevir , Sofosbuvir, Ledipasvir, Daclatasvir, Asunaprevir, “Sofosbuvir+Ledipasvir” ve “Ombitasvir/Paritaprevir/Ritonavir + Dasabuvir” oral ilaç kombinasyonları…

1990- 2015: Geliştirilen ilaçlar ve hepatit B immunglobulini (HBIG) sayesinde hepatit B’ye bağlı siroz ve kanserde başarılı karaciğer naklinin yapılması ve hepatit B nüksünün etkin şekilde önlenmesi. Hepatit C’de ise her aşamada kullanılabilecek ilaçlar sayesinde nakil sonrası nüksün önlenmesi veya tedavi edilmesinin sağlanması…

2025: Hepatit C’nin tedavi ile eredikasyonunun gerçekleşmesi için sözü edilen yıl…

2050: Hepatit C’nin bulunmadığı, hepatit B’nin ise üniversal aşılama ile iyice sınırlandığı ve hemen her hastanın etkili ilaçlarla tedavi edildiği bir dönem…

Bugün durum nedir?

Dünya nüfusunun onda biri kronik viral hepatitlidir (350 milyon HBV, 15-20 milyon HDV ve 170 milyon HCV olmak üzere toplam yaklaşık 550 milyon). Yaklaşık %40’u tedavi gerektirir ve 500 milyon infekte kişi önemli bir infeksiyon ve bulaş kaynağıdır. Türkiye'de 3 milyon HBV’li, yaklaşık 3000 bin HDV’li ve 750 bin HCV’li hasta vardır. Bunlardan tanı konulmuş olanlar ve tedavi edilebilenlerin oranı çok düşüktür. Örneğin hepatit C’de tanı konulmuş olanlar %20, tedavi almış veya almakta olanlar ise sadece %5 kadardır.
.
Halen dünyada her yıl 1 milyonda fazla insan hepatit B, D ve hepatit C’ye bağlı siroz va kanserden ölüyor. Dünyada ve Türkiye’de karaciğer naklinin en sık sebebi (>%50) hepatit B ve hepatit C’nin yol açtığı karaciğer hastalıklarıdır.

Ne Yapılmalıdır…

Yapılması gereken halkımızı hepatit B ve hepatit C başta olmak üzere bu infeksiyonlar ve hastalıklar konusunda bilgilendirmek, farkındalık yaratmak, daha çok insanımızın aşılanmasını ve daha çok hastanın tanı konulup tedavi edilmesini sağlamaktır. Kamunun ve özel sektörün olanaklarını kullanarak sivil toplum kuruluşları aracılığı ile bunu gerçekleştirmek pekala mümkündür.
1) Hepatit B aşılaması kesintisiz ve kapsama alanı genişletilerek devam ettirilmelidir.
2) Bulaşma yolları konusunda halkımız aydınlatılmalı ve bulaş azami ölçüde önlenmelidir.
3) İnaktif HBV infeksiyonlu olanlar düzenli aralarla takip altında olmalıdır.
4) Hastalar mutlaka uzman hekimlerce değerlendirilerek gerekli olanlar tedavi edilmelidir.
5) Devlet STK’larla işbirliği içinde en akılcı ve etkili bilimsel uygulamaları geliştirmelidir.

Bilinmeyenler nelerdir?

Hepatit B veya hepatit C ile infekte olan bir kişide infeksiyonun seyri önceden kestirilemez. Kimde kronikleşme olacağı, kronik infeksiyon gelişenlerde hastalığın nasıl seyredeceği, tedaviye yanıt alınıp alınmayacağı her zaman ve önceden bilinemez. Son yıllarda insan genom yapısının aydınlatılması, bazı genetik özelliklere sahip insanların daha ciddi hastalığa sahip oldukları veya tedaviye daha az yanıt verdikleri veya tersine durumları açıklayıcı niteliktedir. Önümüzdeki yıllarda bununla ilgili daha büyük gelişmeler beklenmelidir.

Hepatit C virusuna karşı etkili bir aşı geliştirilmesi çalışmaları devam ediyor. Elimizde bulunan ve yakın gelecekte sahip olacağımız çok etkili oral antiviral ilaçlarla hepatit C’de küratif tedavi oranları hemen hemen %100 civarında olacaktır. Buna dayanarak tedavi ile HCV infeksiyonunun eredike edilebileceğine inanılır. Ancak bazılarına göre ise etkili bir aşı eredikasyon için şarttır. Buna karşılık son derece etkili ve emniyetli aşısı olan hepatit B’de aşılması gereken sorun, özellikle ülkemizin ve dünyanın sosyoekonomik açıdan geri kalmış bölgelerinde etkin ve toplumun tamamını kapsayan üniversal aşılama programlarının başarı ile uygulanmasının sağlanabilmesidir. Viral hepatitin kontrol altına alındığı bir dünya için daha çok çalışmalıyız.

Prof.Dr.Yılmaz Çakaloğlu
Türk Karaciğer Vakfı Başkanı

Free Joomla templates by Ltheme